Güllaç, Ramazan sofralarının vazgeçilmez lezzetlerinden biri olarak kabul edilir. Hem faydalı hem de hafif bir tatlı olan güllaç, doğru tüketildiğinde sağlıklı bir alternatiftir. Ancak, güllaç tüketiminde aşırıya kaçmamak gerekmektedir. Diyet uzmanlarının belirttiği gibi, 1 dilim güllaç; 1 dilim ekmeğe, 1 su bardağı süte ve 1 porsiyon meyvenin toplam kalorisine eşittir.

Güllaç yufkaları, mısır nişastasının su ile karışımından elde edilen hamurdan yapılmaktadır. Bu yufkalar yanmaz bir tavada kurutularak yapımına hazır hale getirilir. Mısır nişastasının glisemik indeksi düşük olduğu için kan şekerini daha yavaş yükseltir. Bunun yanı sıra, güllaç yapımında kullanılan süt, kan şekerinin yükselme hızını düşürür ve yüksek protein içeriği ile günlük protein ihtiyacını karşılamaya yardımcı olur. Ayrıca, 1 porsiyon güllaç, yetişkin kişilerin günlük kalsiyum ihtiyacının yaklaşık %15'ini karşılamaktadır.

Güllaçta ceviz, nar, fıstık tozu, badem ve fındık gibi besinler de kullanılmaktadır. Güllaçta bulunan bu besinler, demir, fosfor, kalsiyum ve potasyum gibi minerallerin vücuda kazandırılmasını sağlar. Aynı zamanda damar ve kalp hastalıklarından bağışıklık sisteminin güçlenmesine kadar pek çok faydası bulunan güllaç, omega-3 yağlarından zengin bir tatlıdır. Ancak, güllaç, hafif bir tatlı olsa da çok sık tüketilmemelidir. Özellikle şeker hastalarının tüketmemesi, canları çektiğinde ise porsiyon kontrolünde tüketmeleri doğru olur. Şeker hastaları için, tatlının yapımında şeker yerine tatlandırıcı kullanılabilir. Tatlı, yemekten hemen sonra yenirse kişide uyku hali ve hazımsızlık gibi sorunlara yol açabilir. Bu nedenle en ideali, yemekten 2 saat sonra tüketmektir. Gaz sorunları yaşayan kişiler, güllaç yapımında laktozsuz süt kullanabilirler.

Güllaçın kalori bakımından düşük olmasını isterseniz, yapımında kullandığınız sütü light olanlardan tercih edebilirsiniz. Güllaçı buzdolabından çıkardıktan sonra biraz bekletin ve gaz sorununa yol açmaması için çok soğuk tüketmeyin.